Karar Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Kesin Hüküm Müdür ?

Ece

New member
[color=]“Karar Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Kesin Hüküm Müdür?” – Hukukta Belirsizliğin Anatomisi

Merhaba forumdaşlar, bugün biraz tartışmaya açmak istediğim bir konu var. Birçok hukukçu için kafa karıştırıcı, hatta bazen hukuk pratiğiyle uğraşanlar arasında dahi anlaşmazlık yaratan bir soru: “Karar verilmesine yer olmadığı kararı, kesin hüküm müdür?” Bu sorunun cevaplanması, yalnızca hukukun teorik derinliklerine inmek değil, aynı zamanda pratikte çok önemli bir noktayı, yani hukukun nasıl ve ne şekilde uygulandığını sorgulamak anlamına geliyor.

Çokça karşılaştığımız, ama üzerinde fazla düşünülmeyen bir mesele olduğu için bu yazıyı yazma gereği duydum. Hukuk sistemimizin bazen birbirine zıt gibi görünen kararlarla dolu olduğu gerçeğini göz önüne alarak, “Karar verilmesine yer olmadığı” ifadesinin, gerçekten ne anlama geldiğini sorgulamak istiyorum. Bu konuda oldukça güçlü bir görüşüm var, ancak forumdaki farklı bakış açılarıyla tartışmak da önemli olacak. Hem analitik bir bakış açısı hem de duygusal ve insan odaklı bir yaklaşım, bu soruya farklı boyutlardan yaklaşmamıza olanak tanıyacaktır.

[color=]Kesin Hüküm ile "Karar Verilmesine Yer Olmadığı" Arasındaki Fark

İlk önce, hukuki terimlerin ne anlama geldiğini netleştirelim. "Karar verilmesine yer olmadığı" kararı, Türk Medeni Kanunu'nda ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu karar, mahkemenin belirli bir davada esas hakkında bir hüküm vermeden, davanın sonlanmasına karar vermesidir. Yani, tarafların taleplerine dair bir çözüm üretmeden, davayı bir şekilde sona erdirir. Peki, bu karar kesin hüküm müdür? Kesin hüküm, bir davanın sona erdiği ve artık o konuda bir daha dava açılamayacağı anlamına gelir. Ancak, "karar verilmesine yer olmadığı" kararı, esas hakkındaki bir uyuşmazlığı çözmektense, belirli bir sebeple davanın bir aşamasında sonlandırılmasına neden olur.

Bu fark oldukça kritiktir. Kesin hüküm, bir davanın içeriğiyle ilgili nihai bir karardır, her türlü itiraz ve başvuru yolu kapalıdır. Ancak "karar verilmesine yer olmadığı" kararı, aslında davanın esasına inilmeden sonlanmış bir durumdur. Yani, taraflar aslında davayı kaybetmemiştir. Onlar, davanın belli bir aşamasında, belki usulden ya da başka sebeplerle, mahkemeye ‘çözüm verilemez’ demiştir.

Bu, hukuk pratiği açısından oldukça sorunlu bir alandır. Çünkü kimi durumlarda bu karar, tarafları haksız yere cezalandırabilir ve çoğu zaman davaların sonunda, aslında haklı olan kişi, kendisine bir çözüm bulamayarak mağdur olur.

[color=]Erkeklerin Stratejik ve Problem Çözme Odaklı Yaklaşımı: Hukuki Kesinlik Arayışı

Erkeklerin genellikle daha stratejik ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemesi, özellikle hukuk gibi bir alanda daha belirgin bir şekilde ortaya çıkabiliyor. Bu bağlamda, erkeklerin hukuki belirsizliklere tahammülsüz olmaları ve ‘kesin sonuç’ arayışı, “karar verilmesine yer olmadığı” kararıyla ilgili daha sert ve analitik bir yaklaşım geliştirmelerine yol açabilir. Bu durumda, erkekler kesin hükümle ilgili net bir sonuç beklerler ve belirsizlikten kaçınırlar.

Eğer bir dava, "karar verilmesine yer olmadığı" kararıyla sonuçlanıyorsa, bu, adaletin tam anlamıyla yerini bulmadığı, tarafların çözüm bulamadığı bir durum yaratır. Bu yaklaşımda, erkeklerin hukuki sonuçlarla ilgili netlik ve kesinlik beklemeleri doğaldır. Kendi bakış açımdan, hukukta belirsizlik, genellikle hem mağduriyet yaratır hem de toplumda hukuka duyulan güveni zedeler.

[color=]Kadınların Empatik ve İnsan Odaklı Yaklaşımı: Adaletin Anlamı

Kadınların ise genellikle daha empatik ve insan odaklı bir yaklaşım sergilemesi, hukuk alanında bazen belirsizliğe daha esnek yaklaşmalarına neden olabilir. Kadınlar, kararların sonuçlarının sadece teknik olarak değil, duygusal ve sosyal boyutlarıyla da değerlendirilmesini isterler. “Karar verilmesine yer olmadığı” kararı, bu açıdan kadın bakış açısında daha çok, sosyal yapıya dair anlamlı bir çözüm bekleyişini de barındırır. Bu kararda, bir insanın haksız yere mahkum edilmemesi, ya da davanın uzamasının taraflar üzerinde yaratacağı psikolojik baskı ve tükenmişlik daha çok göz önünde bulundurulabilir.

Kadınlar için, davanın en başından itibaren, tarafların psikolojik ve sosyal etkilerinin değerlendirilmesi önemlidir. Bu bağlamda, hukuki belirsizliğin, taraflar arasında daha empatik bir çözüm yaratabileceği düşüncesi de önemlidir. Ancak, bu yaklaşımda dikkat edilmesi gereken nokta, kararların sadece duygusal değil, aynı zamanda nesnel bir temele dayanarak verilmesidir.

[color=]Provokatif Sorularla Tartışmayı Ateşleyelim

Şimdi, forumda bu soruları daha derinlemesine tartışmaya açmak istiyorum:

1. "Karar verilmesine yer olmadığı" kararı, gerçekten bir kesin hüküm değilse, o zaman o davayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Mahkeme, bu kararla taraflara adalet sunabiliyor mu?

2. Hukukta belirsizlik, gerçekten adaletin önünde bir engel midir, yoksa bu tür belirsizlikler, bazen insanları daha esnek ve çözüm odaklı bir yaklaşıma yönlendirebilir mi?

3. Kesin hüküm beklentisi, erkeklerin stratejik bakış açısıyla doğru mu, yoksa hukukun da insani boyutlarının göz ardı edilmesine yol açabilir mi?

Herkesin fikirlerini duymak için sabırsızlanıyorum. Belirsizliğin ne zaman hukuki bir boşluk yaratıp, ne zaman adaletin gerçekten sağlandığına karar vermek çok karmaşık bir konu. Bu konuda herkesin farklı görüşlere sahip olabileceğini ve bu görüşlerin zengin bir tartışma yaratacağını düşünüyorum.